fbpx

Dr. Kemal Hünerli

  •  +90 (539) 480 93 30
    • BLOG
    • VİDEOLAR
    • OP. DR. KEMAL HÜNERLİ
    • TÜP MİDE
    • MİDE BOTOKSU
    • MİDE BALONU
    • HİZMETLERİMİZ
      • 1
        • Gastrik Bypass
        • Ameliyatsız Obezite Tedavisi
        • Transit Bipartisyon
        • Obezite ve Metabolik Sendromu
        • Tip 2 Diyabet
        • Gastroözeofageal Reflü Hastalığı
      • 2
        • Yemek Borusu Hastalıkları ve Kanseri
        • Mide Kanseri
        • Kalınbarsak Hastalıkları ve Kanseri
        • Rektum Kanseri ve Tedavisi
        • Anorektal Hastalıklar
        • Karaciğer ve Safra Hastalıkları ve Kanseri
      • 3
        • Pakreasin Hastalıkları ve Kanseri
        • Troid Hastalıkları ve Kanserleri
        • Meme Hastalıkları ve Kanserleri
        • Sürrenal (Böbrek Üstü Bezi) Tümörleri
        • Karın Duvarı ve Kasık Fıtıkları
        • Karın içi Yaygın Kanserleri
    • İLETİŞİM
    SORU SOR
    • Home
    • Genel
    • Archive from category "Genel"
     

    Category: Genel

    • 0
    admin
    Perşembe, 28 Şubat 2019 / Published in Genel

    OBEZİTE VE DİYABET CERRAHİSİ

    Metabolik Cerrahi ve Şeker Hastalığı

    Dünyada her 10 saniyede bir kişi şeker hastalığına bağlı organ hasarı yüzünden hayatını kaybetmektedir. Morbid obez hastalar arasında şeker hastalığı görülme oranı %25 in üzerindedir. Tip 2 şeker hastalığı olan şişman bireylerin günümüzdeki en efektif tedavisi metabolik ve bariatrik cerrahidir. Bariatrik veya metabolik cerrahi geçiren tip 2 şeker hastalarının yaklaşık %80 i ilaç kullanmayacak şekilde hastalıktan kurtulurlar. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) ,diyabet hastası olup BMI >35 olan ve BMI 30 -35 olup şeker hastalığı mevcut ilaçlar ile kontrol altına alınamayan hastalara bariatrik cerrahi önermektedir. Şeker hastalarında operasyon sonrası iyileşme kriterleri, ameliyatı takip eden 2 yıllık dönemde:

    1. Açlık şekerin ilaç tedavisiz 126 mg/dl altına inmesi 2. HbA1c düzeyinin ilaç tedavisiz %6.2 altına düşmesi şeklinde tanımlanır.

    Metabolik Sendrom
    – Bel çevresinin erkeklerde >102 cm, bayanlarda >88 cm olması
    – Trigliserid düzeyinin kanda 150 mg/dl veya üzerinde olması
    – LDL kolesterolün erkeklerde 40 mg/dl, bayanlarda 50 mg/dl altında olması
    – Yüksek tansiyon(>130/>85 mmHg)
    – Yüksek kan şekeri(>110 mg/dl)

    Yukarıdaki kriterlerin en az 3 tanesine sahip olan bir kişide metabolik sendrom olduğu kabul edilir. 5 yıldan daha az süredir şeker hastalığı tanısı konan hastalarda metabolik cerrahi daha iyi sonuç verir. Ameliyat öncesi HbA1c düzeyleri iyi olan şeker hastalarında metabolik cerrahi daha iyi sonuç verir. Sadece diyet tedavisi ile şekeri kontrol altında olan diyabet hastalarında,ilaç kullananlara oranla cerrahiden çok daha iyi sonuç alırlar. Haplarla tedavi olan şeker hastaları, insülinle tedavi olan şeker hastalarına oranla metabolik ameliyatlardan daha iyi sonuç alırlar. BMI>35 üzerinde olan şeker hastalarında cerrahi sonuçlar daha iyidir. Fazla kilolarının %60 ve üzerindeki kısmını veren (EWL-Excess weight loss) şeker hastalarında sonuçlar daha iyidir. Genç yaştaki ve C-peptid düzeyi>2.9 ng/ml üzerinde olan şeker hastalarında cerrahi sonuçlar daha iyidir. Şeker hastalığının kontrolü açısından, mide bypass uygulananlarda ,tüp mide uygulananlara oranla sonuçlar daha iyidir. Gastrik bypass ameliyatında genellikle şeker hastalığından kurtulma , ciddi kilo kaybı olmadan önce gerçekleşmektedir. Şeker metabolizmasındaki düzelme tek başına kilo kaybı ile açıklanamaz; çünkü metabolik cerrahi sonrası günler içinde şeker metabolizması toparlanmaktadır. Kilo kaybı ile birlikte insülin duyarlılığını arttıran hormon (adiponektin) miktarı ve insülin reseptör sayısı artmaktadır. Kilo verme miktarı eşit olarak alındığında gastrik bypass ın , kalori kısıtlayıcı ve gastrik bant operasyonlarına oranla şeker metabolizmasını daha iyi ayarladığı görülmüştür. Bağırsaklar vücudumuzdaki en büyük endokrin organdır.Sindirimin yanı sıra vücut ağırlığını ve şeker metabolizmasını düzenleyen bir çok hormon salgılanmaktadır.

    Bariatrik ve Metabolik cerrahi sonrası şeker hastalığının kontrole alınmasında 2 hipotez öne sürülmüştür: 1. Hindgut Hipotezi: Besinler yapılan bypass sonrası direkt olarak ince bağırsağın son parçasına geçeceği için buradaki L hücreleri uyarılarak salgılanan hormonlar vasıtası ile diyabet kontrol altına alınır.
    2. Foregut Hipotezi: İnce bağırsağın ilk parçasına besin geçişi cerrahi olarak engellenerek , buradan insülin direnci yapan bir takım hormonların salgılanması engellenir.

    Operasyon Öncesi Ön Hazırlık

    • Kan Testleri
    • Tüm Abdomen USG – Ultrason
    • Akciğer PA
    • EKG – Kalp Ritim
    • Kardiyoloji Muayenesi
    • Dahiliye Muayenesi
    • Göğüs Hastalıkları Muayenesi
    • Gastroskopi

    Metabolik Cerrahi bağırsak sisteminden salgılanan ve şeker metabolizmasını düzenleyen GLP-1 (glukagon like peptid-1), PYY( peptid-YY) ve ghrelin gibi bir çok hormonun düzeyini değiştirmektedir. GLP-1(glukagon like peptid-1) hormonu ince bağırsakların son kısmındaki ve kalın bağırsaktaki yiyeceklerle uyarılan L hücrelerinden salgılanır. GLP-1 (glukagon like peptid-1) hormonu glukoza bağlı insülin salınımını , glukoz toleansını ve hücrelerin insülin duyarlılığını arttırtır. Bunun yanında glukagon (şekeri arttırır) salınımını , mideden gıda boşalmasını azaltır. Gastrik bypass yapılan hastalarda operasyonun 2. gününden itibaren GLP-1 seviyelerinde anlamlı artma meydana gelir.Bu da mide bypass ameliyatının şeker hastalığına olan etkisinin kilo kaybından bağımsız olduğunu gösterir.Gastrik bant ameliyatlarında GLP-1 seviyesinde değişiklik görülmez. Diyet tedavisinde kilo kaybı ile birlikte GLP-1 düzeylerinde artma olmamakta hatta GLP-1 düzeyleri düşme eğilimi göstermektedir.Bu da şeker hastalığına zemin hazırlar. Ghrelin hormonu özellikle mideden salınır.Açlık hissini arttırarak gıda alımını arttırır.İnsülin salınımını azaltır; ayrıca insülin hormonuna duyarlılığı arttıran adiponektin salınımını baskılayarak şeker hastalığına zemin hazırlar.

    Diyetle kilo vermeye çalışan hastalarda ghrelin hormon seviyesi artar. Bu yüzden hem açlık hissi artar hem de şeker hastalığına zemin hazırlanır.Açlık hissi arttığı için diyet belirli bir noktadan sonra sürdürülemez hal alır. Gastrik(mide) bypass ve sleeve gastrektomi(tüp mide) sonrasında ghrelin seviyelerinde ciddi azalma meydana gelir.Gastrik bant uygulamasında ghrelin seviyesi ve yanıtı değişmez. PYY(peptidYY) hormonu bağırsağın L hücrelerinden GLP-1 ile birlikte salgılanır.PYY hormonu açlık hissini azaltarak gıda alımını kısıtlar; ayrıca insülin direncini direkt etki ile düzeltir.PYY hormonu mide bypass ve tüp mide ameliyatları sonrasında artmaktadır.

    • 0
    admin
    Perşembe, 28 Şubat 2019 / Published in Genel

    ENDOKRİN CERRAHİSİ

    Meme ve Endokrin Cerrahisi

    Meme Cerrahisi

    “Meme kanseri, ülkemizde her yıl sıklığı artan ve kadınlarda en çok görülen kanser türü olması nedeniyle ön plana çıkmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın son verilerine göre; kadınlarda görülen kanserlerin yaklaşık %25‘i meme kanseridir.

    Meme kanseri sıklığındaki artışa rağmen, erken tarama programları ve güncel tedavi yaklaşımları sayesinde meme kanseri tedavi başarısı artmaktadır. Güncel tedavi yaklaşımlarında tedaviyi hastalığa ve kişiye göre bireyselleştirmek esastır. Bu amaçla meme kanseri tanı ve tedavisinde bir çok branşın birlikte karar verdiği ve tedaviye katkı sağladığı multidisipliner yaklaşım günümüzde önemini arttırmaktadır.

    Tanı aşamasından itibaren multidisipliner yapı önemli

    Meme hastalıklarına multidisipliner yaklaşım ilk kez 1973 yılında Kaliforniya Üniversitesi’inde meme merkezi kurularak hayata geçirilmiştir. Bizim de uygulamaya koyduğumuz bu yapıda Meme Cerrahisi uzmanı, Radyoloji uzmanı, Tıbbi Onkoloji ve Radyasyon Onkolojisi Uzmanları başta olmak üzere, bir çok uzmanlık dalı hastanın tanı ve tedavi kararını hastaya özel ve o hasta için en iyisi olacak şekilde bireyselleştirmek için bir arada multidisipliner olarak yürütmektedir.

    Güncel tedavi yaklaşımı: Meme koruyucu cerrahi

    Meme hastalıklarında tanı aşamasında radyoloji ve meme cerrahisi uzmanın yakın işbirliği gereklidir. Bu aşamada yapılan radyolojik tetkiklerin değerlendirilmesi ve yapılması gereken ek tetkiklerin seçimi ancak bu iki branşın işbirliği ile mümkün olmaktadır. Meme koruyucu cerrahi uygulanabilmesi için memede birden fazla odakta tümör olmamalıdır. Bu durumun radyolojik olarak optimal değerlendirilmesi cerrahi kararının verilmesinde çok önemlidir.

    Güncel tedavi yöntemleri arasında meme koruyucu tedavi en çok tercih edilen cerrahi yaklaşımdır. Meme kanseri cerrahisi seçimi, hastalığın evresi, tümörün biyolojik özellikleri, hasta yaşı, yandaş hastalıkların varlığı gibi faktörler değerlendirilerek yapılmaktadır. Günümüzde kanser dokusu ile birlikte çevresinde az miktarda sağlıklı meme dokusu çıkarılarak yapılan meme koruyucu cerrahi en sık uygulanan yöntemdir. Meme koruyucu cerrahiye radyoterapi tedavisinin eklenmiş olması, memenin tamamının çıkarılması ile benzer tedavi başarı oranlarına sahiptir. Bu iki tedavinin birlikte kullanılması ve uygun hasta seçimi multidisipliner yaklaşım ile mümkün olmaktadır. Meme koruyucu cerrahi ile  hem fiziksel görünüm korunmakta hem de kanserin neden olacağı psikolojik çöküntü önlemektedir.

    Uzak organ metastazı olmayan, fakat koltuk altında birden fazla lenf düğümü metastazı olan hastalar lokal ileri evre meme kanseri olarak adlandırılmaktadır. Bu tür meme kanserlerinde güncel tedavi yaklaşımı, önce kemoterapi (neoadjuvan kemoterapi) verilerek tümörü baskılamak ve daha sonra cerrahi tedavi seçeneklerini uygulamaktır. Aynı şekilde meme koruyucu cerrahinin mümkün olmadığı, meme dokusuna göre büyük tümörü olan hastalarda da tümörü küçültmek ve meme koruyucu cerrahiyi uygulayabilmek için de cerrahi öncesi kemoterapi uygulanabilir. Bu tedavi seçenekleri için hasta seçimi de ancak multidisipliner yaklaşımla mümkündür.

    Uzun radyoterapiler, yerini cerrahi sırasında  tek seferde yapılana bırakıyor

    Günümüzde meme koruyucu cerrahi sırasında uygulanan intraoperatif radyoterapi, hastaları kemoterapi sonrası uzun süren radyoterapinin yerini almaktadır. Bu yaklaşım ile hem radyoterapinin yan etkileri azalmakta, hem de uzun ve maliyetli radyoterapi tedavisi yerine ameliyat sırasında kısa sürede sonuç alınabilmektedir. Bu tür tedavi için hasta seçimi ancak radyasyon onkolojisi uzmanı ve meme cerrahının işbirliği ile olabilir.

    Meme kanserinin cerrahi tedavisi sonrası patolojik değerlendirme hem kemoterapi hem de radyoterapi seçeneklerinin, kür sayısının, hormoterapi uygulanıp uygulanmayacağının ve de radyoterapi seçeneklerinin değerlendirilmesi için çok önemlidir. Aynı zamanda patoloji sonucu ile tümörün bundan sonra seyrinin öngörülmesi mümkün olmaktadır. Bu nedenle hastanemizde tüm meme kanserli hastalar cerrahi sonrası patoloji, radyoloji sonuçları ve nükleer tıp kliniğince değerlendirilen PET tomografi gibi tetkik sonuçları ile tümör konseyinde değerlendirilmektedir.  Tedavi kararı ancak bu konseylerde yapılan multidisipliner çalışma ile sağlıklı olarak verilebilir.”

    Endokrin Cerrahisi

    “Tiroid hücrelerinin anormal büyümesi ile kitle oluşturması tiroid nodülü olarak adlandırılmaktadır.   Yaklaşık %90 kadarı iyi huylu olmakla birlikte bazıları kanser oluşumuna bağlı olabilir. Tiroid nodülleri toplumda oldukça sık görülen bir hastalıktır. Yapılan çalışmalarda herhangi bir nedenle yapılan ultrasonografide hastaların %50-70’inde tiroid nodülü saptandığı gösterilmiştir. Bu nedenle iyi-kötü huylu ayrımı yapmak, mevcut kanserinin erken tanısı ve tedavisi açısından önemlidir.

    Nodül için tam bir yaş aralığı yok. Fakat toplumda oldukça sık. Ultrasonografide sıklığı %70-80 lere kadar çıkıyor. Fakat 20 yaş altı  ve  40 yaş üstü malignite açısından iyi değerlendirilmeli.

    Tiroid nodüllerinin belirtileri nelerdir?

    Bir çok tiroid nodülü belirti vermez. Nodüllerin çoğu rutin fizik muayene veya başka hastalıklar için yapılan ultrasonografi ve tomografi tetkiklerin sonucunda saptanmaktadır. Büyük nodüllerde hastalar kendileri de boyunda şişlik olarak fark edebilirler. Bazen aşırı hormon salgılayan nodüllerde sinirlilik çarpıntı ve aşırı terlemem gibi belirtiler olabilir. Aşırı büyümüş nodüller çevre organlara bası yaparak yutma güçlüğü, ses kısıklığı gibi belirtilere neden olabilir.

    Tiroid dokusunda nodül neden oluşur?

    Nodül oluşum nedenleri tam olarak bilinmemektedir. İyot eksiliğine bağlı durumlarda oluşan hipotiroidi hastalığı nodül oluşumuna neden olabilir. Fakat günümüzde kullanılan tuzlarda iyot eklendiği için bu durum artık pek rastlanan bir durum değildir.

    Tiroid nodülerinde iyi-kötü huylu ayrımı nasıl yapılmalıdır?

    • Nodül saptandıktan sonra ilk değerlendirilmesi gereken durum aşırı hormon salgısı olup olmadığıdır. Bu durum kanda T4 ve TSH değerlerine bakarak değerlendirilebilir. Nodüler hastalıkta hastaların çoğunda tiroid hormonları normal olarak değerlerdir.
    • Aşırı hormon salgılayan nodüllerde tiroid sintigrafisi kullanılabilir ve çoğu zaman medikal tedavi gereklidir.
    • Nodüllerde kanser olup olmadığını değerlendirmek için spesifik bir kan testi mevcut değildir. Bu değerlendirmeyi yapmak için öncelikle ultrasonografi ve gerekirse ince iğne aspirasyon biyopsisi gereklidir.
    • Ultrasonografi ile tiroid dokusunda çok küçük nodüller bile saptanabilir.
    • Ultrasonografide nodülün kistik (sıvı ile dolu kesecik) veya solid olup olmadığı, çevre dokular ile ilişkisi, kanlanma özellikleri ve mikrokalsifikasyon içerip içermediği ve sertlik derecesi (elastografi) gibi özellikler değerlendirilerek kötü veya iyi huylu olup olmadığı öngörülebilir.
    • Ultrasonografide şüpheli olduğu düşünülen nodüllere ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılmalıdır. Biyopsi ultrasonografi kılavuzluğunda yapılmaktadır.
    • İğne çok küçük ve ince olduğundan çoğu zaman lokal anestezi gerekli değildir. Biyopsi sonucu, iyi huylu (benign), kötü huylu (malign), şüpheli veya yetersiz olarak rapor edilebilir. Yapılan çalışmalarda tüm biyopsilerin;
    • Yaklaşık %80 kadarının iyi huylu,
    • %5 kadarının kötü huylu ve
    • %15 kadarının şüpheli veya yetersiz olarak rapor edildiği bildirilmektedir.
    • İyi huylu olarak rapor edilen nodüllerde, aşırı büyük değilse veya aşırı hormon salgılamıyorsa cerrahi tedaviye gerek yoktur.
    • Kötü huylu olduğu rapor edilen biyopsi sonuçlarında cerrahi tedavi planlanmaktadır.
    • Şüpheli veya yetersiz sonuçlarda kanser çıkma oranı diğer bulgularla değerlendirilerek karar verilmektedir.

    Sonuç olarak tiroid dokusunda saptanan nodüllerin çoğu iyi huyludur.Fakat hangi nodülün kanser riski taşıdığı mutlaka değerlendirilerek tedavi seçenekleri değerlendirilmelidir. “

    • 0
    admin
    Perşembe, 28 Şubat 2019 / Published in Genel

    KANSER CERRAHİSİ

    Kanser Cerrahisi (Ameliyatı) nedir?

    Cerrahi dokunun vücuttan kesilip alınmasıdır. Bu işlemi ayaktan hasta ya da yatan hasta olarak gerçekleştirebilirsiniz. Genellikle lokal anestezi ya da genel anestezi altında gerçekleştirilebilir. Cerrahi işlemi aşağıda sıralanmış olan durumlar için uygulanabilir.

    Kanserin tanısının konulmasında

    Cerrah kansere tanı koymak üzere dokudan küçük bir parça alabilir. Bu parça biopsi olarak adlandırılır. Eğer biopsi kanserli hücreler içeriyorsa, bu durumda hangi tip kanser olduğu ve ilerlemesinin hızlı mı yoksa yavaş mı olduğu gösterilebilir.

    Kanser tedavisi olarak

    Cerrahi kanserin ana tedavi yöntemlerinden birisidir. Belki de ihtiyacınız olan tek tedavi bile olabilir. Cerrahi bölgesel bir tedavidir – vücudun yalnızca ameliyat edilen kısmını tedavi eder. Bu nedenle tamamen tek bir alanda bulunan, yayılmamış kanseri iyileştirebilir. Genellikle, kanserin erken evrelerinde kanserli hücreyi almak en kolay yol olarak görülür.  
     
    Cerrahınız tümörü ve kanserin çevresindeki bazı normal dokuları (temiz sınırı olarak da bilinen) alır. Ayrıca kanserli hücre içermesi durumunda kanserin en yakınındaki lenf düğümlerini de alabilir.  

    Cerrah aldığı tüm dokuları mikroskop altında incelenmek üzere laboratuara gönderir. Bu işlem kanserle ilgili çok fazla bilgi edinilmesini sağlamaktadır. Doktorun kanserin tekrarlama riskini azaltacak daha ileri tedavilere ihtiyacınız olup olmadığına karar vermesine yardımcı olur. Bu tedaviler daha sıklıkla da kemoterapi ya da radyoterapi olarak adlandırılan adjuvan (destek) tedavileridir,

    Bazı kişiler cerrahi işlem öncesinde, kanserin küçülmesini sağlamak ve alınmasını kolaylaştırmak için tedavi alırlar. Bu tedavi  neo adjuvan (neo-destek) tedavi olarak adlandırılır. 

    Cerrahlar bazen ameliyat sırasında tahmin ettiklerinden daha fazla yayılmış bir kanserle karşılaşırlar. Bu durumda ameliyat planlanandan daha uzun sürebilir ya da tamamen durdurulması gerekebilir. 

    Eğer kanser vücudun başka bir bölümüne yayılmışsa, cerrahi genellikle bunu tedavi edemez. Ancak bazı kanser türlerinde cerrah kişinin daha uzun süre yaşamasına yardımcı olabilir ve tedavisinde yol gösterebilir. Kanser yayıldığında, kemoterapi, biyolojik terapi ya da hormonoterapi gibi vücudunuzun her yanında etkili olan bir tedavi almak daha iyi olabilir. Radyoterapi kanserin vücudun başka bir yerinde neden olduğu belirtileri de kontrol edebilmektedir.

    Vücudunuzun bir parçasının yenilenmesinde

    Eğer kanser nedeniyle vücudunuzun bir parçası alındıysa, bu durumda estetik cerrahi olmanız mümkün olabilir. Vücudun o kısmı vücut dokuları ya da sahte uzuv (protez) kullanmak suretiyle tekrar yaratılabilmektedir. Örneğin, mastektomi (memenin alınması) sonrası meme rekonstrüksiyonu olmanız mümkün olabilir. Ya da mesaneniz alındıysa yeni bir mesane yapılması mümkündür.

    Kanserden korumak ya da kanser riskini azaltmak amaçlı

    Eğer özel bir kanser türü için yüksek risk altındaysanız bu riski azaltmak için ameliyat olabilirsiniz. Örneğin, Ailevi Adenomatöz Kalınbağırsak Polipleri (FAP) olarak bilinen kalıtımsal  bir duruma sahip olan kişiler bağırsak kanserine yakalanma açısından daha yüksek risk altındadırlar. Bu nedenle bu kişiler kalın bağırsaklarının alınması için ameliyat olmayı seçebilirler. Meme kanserine yakalanma riski yüksek olan kadınlar ise memelerini aldırmayı seçebilirler. 

    Belirtileri kontrol etmek ve ömrü uzatmak amaçlı

    Diğer tedavi yöntemleri ile kanserleri tamamen yok edilemeyen ya da iyileştirilemeyen kişiler belirtilerin hafifletilmesi için cerrahi işlem alabilirler. Örneğin, abdomendeki (karın bölgesi) kanserler bazen bağırsakları bloke ederek hastalık ve ağrıya neden olabilirler. Ameliyatla bu blokaja bypass yapılması ya da tamamen ortadan kaldırılması, bu belirtilerin hafiflemesini sağlayacaktır. 

    Ayrıca cerrahi bazen de bir vücut organı ya da sinire bası yapan kanserin alınması yoluyla da ağrının kontrol edilmesine yardımcı olabilmektedir. 

    Yakınındaki organlara ya da vücudun başka bir bölümüne yayılmış olan kanserin alınması nadiren mümkün olabilir. Örneğin, akciğerlere yayılmış bir böbrek kanserine sahip olan kişiler akciğer tümörlerinin alınması için ameliyat olabilirler. Ameliyat kanseri iyileştiremez ancak belirtileri azaltır ve kişinin daha uzun yaşamasına yardımcı olur.

    Diğer tedavi yöntemlerinin bir parçası olarak

    Bazı ameliyatlar kanser için diğer tedavileri alabilmeniz için yapılmaktadır. Örneğin; göğsünüzdeki ana damar içine santral kateter  adı verilen ince bir kanal yerleştirilmesi için küçük bir ameliyat olabilirsiniz. Bu kanal tedaviniz süresinde durur ve tedavi sırasında her seferinde damaryolu açılması gerekmeyeceğinden kemoterapi ya da radyoterapi almanızı kolaylaştırır. Bu kanaldan ayrıca kanınız da alınabilir.  

    Bazı ameliyatlar ise doktorun vücut içindeki bölgeleri tedavi etmesini kolaylaştırmak amacıyla gerçekleştirilir. Ameliyat cerrahın radyofrekans ablasyonu ya da kriyoterapi gibi tedavileri uygulamasına izin verir. 

    Cerrahi ne zaman kullanılır?

    Bazı tip kanserler için cerrahi ihtiyacınız olan tek tedavi yöntemi olabilir. Vücudun diğer kısımlarına yayılmamış, küçük, erken evredeki kanserleri iyileştirmesi olasıdır. Cerrahi işlemin bir seçenek olup olmadığı şunlara bağlıdır:
     Sahip olduğunuz kanser türü
     Sahip olduğunuz kanserin pozisyonu ve evresi
     Genel sağlık durumunuz

    Eğer kanseriniz yayılmış ya da ileri bir evredeyse cerrahi sizin için en iyi tedavi yolu olmayabilir. Bu durumda kemoterapi, biyolojik terapi ya da hormonoterapi gibi vücudunuzun tamamına etki edecek bir tedavi almanız sizin için daha iyi olabilir. Radyoterapi tümörlerin küçültülmesi ve semptomların kontrol edilmesi için de kullanılabilir. 

    Kanser cerrahisi hakkında doktorunuza ne sorabilirsiniz?

    Doktorunuza yöneltebileceğiniz bazı sorular aşağıda verilmiştir.
     Neden ameliyata ihtiyacım var?
     Ameliyat sırasında neyi alacaksınız?
     Riskler nelerdir?
     Daha öncesinde yapmam gereken herhangi bir hazırlık var mı?
     Hangi testleri yaptırmam gerekiyor?
     Bu testleri ne zaman ve nerede yaptırabilirim?
     Başka tedavi seçenekleri var mı?
     Ameliyatın vücuduma ne gibi etkileri olacak?
     Uzun süreli yan etkileri var mı?
     Eve ne zaman dönebilirim?
     İş hayatı ya da ev işleri gibi normal aktiviteleri ne zaman yapabilirim?
     Tekrar ne zaman cinsel ilişkiye girebilirim?
     Tekrar ne zaman araba kullanabilirim?
     Sonrasında herhangi bir ilaç kullanmak zorunda mıyım?
     Dikişleri aldırmam gerekecek mi?

    Ameliyatınız öncesi

    Bu sayfa size ameliyat öncesinde olanlarla ilgili genel bilgiler vermektedir. Bunlar:

    Ne olacak

    Hangi ameliyatın sizi için daha uygun olduğu aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli faktörlere bağlıdır:
     Kanser tipiniz
     Sizin için uygulanacak ameliyat tipi
     Genel sağlık durumunuz

    Ameliyatınızı ayaktan tedavi edilen (günü birlik ameliyat) hasta olarak alabilir ya da bir ya da daha fazla akşam boyunca yatan hasta olarak hastanede kalabilirsiniz. Bu durum size uygulanacak ameliyat tipine bağlıdır. Hastanede kalmak ekibin gözünün üzerinizde olacağı ve iyileşmenizi izleyeceği anlamına gelmektedir. 

    İnsanlara genellikle ameliyat olmaları gerektiği söylenir ancak daha sonra operasyon için bir kaç hafta beklemek zorunda kalırlar. Bu duygusal olarak zor bir dönemdir. Ancak size ameliyat öncesinde yaptırmanız gereken testler  ve kendinizi hazırlamak için zaman kazandırır. Ayrıca bazı kişilerin ev ve işlerindeki şeyleri düzene koyma şansları olur.   

    Ne olacağını bilmek hazırlanmanıza ve iyileşmenize yardımcı olacaktır. Birçok kişi ameliyat öncesinde endişeli hisseder. Bunu çözmek bu durumla baş etmenize de yardımcı olacaktır. Bu nedenle;
     Doktor ve hemşirelerinize çok sayıda soru sorun
     Ameliyat öncesinde neye ihtiyacınız olduğundan ve sonrasnda ne beklediğinizden emin olun
     Gecelik, kitap, müzik, dergi vb. gibi şeyleri hastaneye götürmek için hazırlayın.
     Rahatlama tekniklerini deneyin – Gerginseniz bunlar yardımcı olabilir
     Sigarayı bırakmayı deneyin, çünkü eğer bunu yaparsanız iyileşmenize de yardımcı olacaktır

    Aşağıda bir ameliyathanenin 3600 görüntüsü verilmiştir. Fotoğrafı göremiyorsanız Adobe websayfasından Adobe Flash Player’ı indirebilirsiniz. Fotoğrafta hareket etmek için okları kullanın ve odanın çevresini inceleyin.

    Ameliyatınıza hazır olmak

    Ameliyat öncesinde yapılacak çok sayıda şey vardır. Bunlar;
     Genel sağlık durumunuzla ilgili testleri yaptırmak
     Sizinle ilgilenecek kişilerle tanışmak
     Onam formunu imzalamak

    Bunlar ameliyat için hastaneye gitmeden bir kaç gün ya da bir hafta önce ön kabul kliniğinde yapılabilir, ya da ameliyat için hastaneye yatışınız yapıldığında da gerçekleştirilebilir. Genellikle ameliyat günü ya da bir gün öncesinde hastaneye yatış işlemi yapılır.

    Genel sağlık durumunuzla ilgili testleri yaptırmak

    Herhangi bir ameliyat öncesi anestezi ve operasyon için yeteri kadar iyi olduğunuzdan emin olmak için bazı testleri yaptırmanız gerekmektedir. Bunlar aşağıdaki testleri kapsayabilir:
     Kan testleri
     İdrar testleri
     Göğüs filmi
     Elektrokardiyogram (EKG)
     Diğer testler

    Kan testleri

    Enfeksiyonla baş etme yeteneğiniz, kanınızın normal şekilde pıhtılaştığı ve anemik olmadığınızın kontrolü için tam kan sayımı yaptıracaksınız. Kan testleri ayrıca karaciğerinizin ne kadar iyi olduğu ve böbreklerinizin nasıl çalıştığını kontrol etmektedir. Ameliyat sırasında kan nakline ihtiyacınız olması durumuna karşılık kan grubunuz da kontrol edilebilir.

    Ameliyat sonrası eve dönmek

    Bu sayfa size kanser ameliyatı sonrasında ne zaman eve döneceğiniz ve bu durumun üstesinden nasıl geleceğinizle ilgili bilgiler vermektedir. Bunlar:

    Ameliyat sonrası iyileşme

    Hastanade ne kadar süre kalacağınız ameliyatınıza ve ne hızla iyileştiğinize bağlıdır. Cerrahi sayfalarında kanser tipinize uygun daha spesifik bilgiler bulabilirsiniz. 

    Ameliyatın üstesinden gelmek için kendinize zaman vermeniz gerekmektedir. İlk gün boyunca dinlenme ihtiyacı hissedebilir ve kolaylıkla yorulabilirsiniz. Önemli bir operasyon sonrası tamamen iyileşmek birkaç haftadan bir kaç aya kadar değişen bir zaman alabilir.

    Eğer yaranızda pansuman varsa, kat hemşireniz pansumanı değiştirmek için evinize gelecek bir hemşire ayarlayabilir  ya da bunun için hekiminize gidebilirsiniz. Hemşire ayrıca herhangi bir dikiş ya da klipsin alınmasına ihtiyacınız olup olmadığı ve bunu hastanede mi yoksa muayenehanede mi yaptıracağınızı da söyleyecektir. 

    Eğer evde herhangi bir sorun yaşarsanız, hemşireniz hastane ya da muayenehanenin telefon numarasını size bildirecektir.

    Olası sorunlar

    Birçok kişi ameliyatları sonrası çok hızlı bir şekilde iyileşir, ancak bazı kişiler aşağıda sıralanmış sorunlardan biri ya da daha fazlasına sahip olabilir:
     Yara problemleri
     Morarma
     Ağrı
     Pıhtı

    Yara problemleri

    Yarada enfeksiyon oluşabilir. Eğer bir enfeksiyon oluşursa, yara alanında kızarma, sıcaklık ve iltihaplanma olabilir.  Ayrıca ateşiniz olabilir ve kendinizi iyi hissetmeyebilirsiniz. Mümkün olan en kısa sürede bu durumu doktorunuza bildirin. Doktorunuz size antibiyotik verecektir. Antibiyotiği serum ya da tablet olarak alabilrisiniz. 

    Bazen kan ve doku sıvısı içeriden ameliyat alanı etrafında birikir ve seroma ya da hematom adı verilen şişliğe neden olur. İçeride biriken herhangi bir sıvının boşaltılması gerekmektedir. Doktor ya da hemşire bir iğne ya da drenaj tüpü yerleştirerek bunu gerçekleştirir.

    Morarma

    Ameliyat alanı çevresinde morarma olabilir. Bu endişe verici gibi görülebilir, ancak genellikle bir kaç gün ya da hafta sonra yavaşca kaybolur.

    Ağrı

    Ameliyat sonrasında ağrı olması çok doğaldır, ancak bu genellikle ağrı kesiciler ile iyi şekilde kontrol altında tutulmalıdır. Ağrıyı kontrol altında tutmak için reçetede belirtildiği şekilde düzenli olarak ağrı kesici almanız gerekmektedir. Eğer ağrı kesici almak için ağrının oluşmasını beklerseniz kontrol etmeniz daha zor olacaktır. Ağrınızın kontrol altında tutulamadığı ya da daha kötüleştiğini doktorunuz ya da hemşirenize bildirin. Ağrı kontrolü ile ilgili bir bölümümüz de bulunmaktadır.

    Pıhtı

    Her zamanki gibi hareket edemediğiniz için, kan pıhtısı (derin damar trombozu, DDT) ameliyatın olası komplikasyonlarındadır. Pıhtı damarlardaki normal kan akışını bloke edebilir. Bacağınızda sıcak, kırmızı ya da iltihaplı bir alan varsa doktorunuz ya da uzman hemşirenize bildirin. Kan pıhtısının gevşeyip kan dolaşımıyla akciğerlere seyahat ederek burada tıkanmaya neden olması riski söz konusudur (pulmoner embolizm). Eğer nefes darlığı hissedersiniz doktorunuz ya da hemşirenize bildirin. 

    Birçok kan pıhtısı pıhtı çözücü ilaçlarla başarılı şekilde tedavi edilmektedir. Pıhtıyı önlemek için hemşireniz yada fizyoterapistiniz tarafından öğretilecek bacak egzersizlerini yapmanız önemlidir. 

    Doktorunuza sorunuz

    Hastaneden ayrılmadan önce doktor ve hemşireleriniz ne olmasını beklediklerini size söyleceklerdir. Aşağıdaki soruları sormanız yardımcı olabilir.
     Pansumanın değiştirilmesi gerekiyor mu ve gerekiyorsa bunu kimi yapacak?
     Dikiş ya da klipsleri aldırmam gerekiyor mu yoksa kendileri yok mu olacaklar?
     Banyo ya da duş alabilir miyim?
     Normal diyetime devam edebilir miyim?
     Hangi ilaçları almam gerekiyor?
     Ağrı kesiciye ihtiyacım var mı?
     Ne kadar aktif olabilirim – örneğin birşeyler kaldırabilir miyim, ev işleri yapabilir miyim, spora gidebilir miyim?
     Yapmam gereken herhangi bir egzersiz var mı?
     Tekrar ne zaman araba kullanabilirim?
     İşe ne zaman dönebilirim?
     Tekrar ne zaman cinsel ilişkiye girebilirim?
     Kontrol için ne zaman tekrar gelmem gerekiyor?
     Herhangi bir sorun yaşarsam kiminle iletişime geçebilirim?

    • 0
    admin
    Perşembe, 28 Şubat 2019 / Published in Genel

    GENEL CERRAHİ

    Tıbbın en önemli ve geniş kapsamlı alanlarından biri olan genel cerrahi; ilgi alanına giren organların hastalıkları ve farklı tedavileri, bu alanlarda hızla gelişen teknoloji ve cerrahi teknik uygulamalarının da gelişmelere bağlı olarak çeşitliliğinin artması ile yerini yavaş yavaş özel cerrahiye bırakmaktadır.  Bu sayede her konuya konsantre olan “genel cerrah” aynı zamanda genel cerrahinin farklı alanlarında da uzmanlaşma sağlayarak “özel cerrah” statüsü kazanmaktadır.

    Memorial Sağlık Grubu Genel Cerrahi merkezleri de bu gerçekten hareketle farklı alanlarda uzmanlaşmış akademik ve uzman kadrosu ile hizmet vermektedir. Hastalar bir uzman arayışı içinde olmadan, genel cerrahinin tüm alt branşlarında kaliteli hizmet olanaklarına sahiptir. Bunun yanında, cerrahi uygulamaların bireysel kararlarla değil, grup kararına bağlı olarak verildiği konsey değerlendirmelerinden de yararlanmaktadır. Hastalar genel tanının ardından, konunun uzmanına yönlendirilerek hastalığa özel tedavi planlaması yapılmaktadır. 

    Tiroidin iyi huylu hastalıkları ve kanserlerini ilgilendiren endokrin cerrahisi, memede iyi huylu tümörlerin ve meme kanserlerinin cerrahisi; karaciğer, safra yolları, safra kesesi ve pankreası ilgilendiren hepato-pankreato-biliyer sistem cerrahileri; yemek borusu, mide, ince ve kalın bağırsak ile makat bölgesini ilgilendiren kanserler, safra kesesi taşları ve fıtıklar, anorektal hastalıkların cerrahisi ve kalıcı kilo kontrolü sağlayan obezite cerrahisi, merkezlerimizde deneyimli ekipler tarafından gerçekleştirilmektedir. 

    Memorial Sağlık Grubu Genel Cerrahi Merkezlerinde Gerçekleştirilen Cerrahi ve İşlemler:

    MEME CERRAHİSİ

    Memorial Meme Sağlığı Merkezlerinde memenin iyi huylu tümörleri ve kanserlerinin tedavisi;  dünyanın en gelişmiş merkezleri ile aynı anda uygulanan cerrahi teknikler, kişiye özel ameliyat yaklaşımları, hasta konforunu amaçlayan yöntemler ve multidisipliner bir anlayışla yapılmaktadır. Meme kanserlerinde yalnızca tümörlü bölgenin çıkarılması ve meme bütünlüğünün korunması ilkesi esas alınmaktadır. Ancak memede birçok odakta gelişen tümörlerde mastektomi adı verilen memenin tümünün alınması durumunda da aynı seansta uygulanan plastik ve rekonstrüktif cerrahilerle meme estetiği sağlanmakta, hastanın organ kaybı yaşama riski ortadan kaldırılmaktadır. 

    ENDOKRİN CERRAHİSİ

    Vücudun iç salgı yapan bezlerinin ameliyat gerektiren hastalıklarında uygulanan cerrahi tedavilerdir. Tiroit bezinin iyi ve kötü huylu hastalıkları, nodüler guatr, zehirli guatr, tiroit kanseri, paratiroit bezi hastalıkları, böbreküstü bezi hastalıkları ve tümörleri, pankreasın iyi huylu hastalıkları ve tümörlerinin cerrahi tedavisi, endokrin cerrahisi kapsamında gerçekleştirilmektedir. Memorial Genel Cerrahi Merkezlerinde tiroit ve paratiroit cerrahisinde hasta konforunu olumsuz yönde etkileyen kanamalar ve ses kayıplarının önüne geçen özel uygulamalar da yapılmaktadır. Ameliyat sırasında kullanılan ve “enerji cihazları” adı verilen yardımcılar ile damarın istenilen yerden kapatılması sağlanarak kanama riski azaltılmaktadır. Cerrahi sırasında kişinin konuşmasını sağlayan ses tellerine giden sinirleri koruyucu sinir monitörizasyonu da kullanılmakta ve cerrah, işlem sırasında sinirin işlevini kontrol edebilmektedir. 

    KARACİĞER, PANKREAS, SAFRA YOLLARI CERRAHİSİ (HEPATOPANKREATOBİLİER CERRAHİ)

    Genel Cerrahide; karaciğer, pankreas ve safra yollarının iyi huylu hastalıkları ve tümörleri, Hepato-pankreato-biliyer (HPB) cerrahi adı altında tedavi edilmektedir. Memorial Sağlık Grubu Genel Cerrahi Merkezlerinde gastrointestinal sistem tümörlerinin cerrahisinde uluslararası teknikler uygulanmaktadır. Kanser ameliyatı öncesi hastalar onkoloji konseyinde değerlendirilerek hastalık ile ilgili tüm branş doktorlarının görüşleri alınıp, hastaya en uygun cerrahi yöntemler kullanılmaktadır.

    GASTROENTEROLOJİ CERRAHİSİ

    Mide, ince ve kalın bağırsak, yemek borusu ile rektumu ilgilendiren iyi huylu hastalıklar ve kanserlerinin cerrahi tedavileri, gastroenteroloji cerrahisi adı altında gerçekleştirilmektedir. Memorial Genel Cerrahi Merkezlerinde konsey kararı ile değerlendirilen hastalar için en uygun cerrahi teknikler belirlenmekte, dünyanın en gelişmiş kanser merkezlerinde uygulanan ileri ameliyat teknolojileri hastalara sunulmaktadır. Onkolojik cerrahide ameliyatların önemli bir bölümü kapalı cerrahi teknik olan laparaskopi ile yapılmakta, hasta işlem sonrası konforlu bir dönem geçirerek, ek tedavileri için yeterli vakti kazanmaktadır. Gastroenteroloji cerrahisinde de özellikle karaciğer metastazı yapmış bağırsak tümörler cerrahisi başarı ile uygulanmaktadır. 

    OBEZİTE CERRAHİSİ

    Beden Kitle İndeksi (BKİ) 40’dan yüksek ya da BKİ’i 35’den yüksek ve kronik bazı hastalıkları bulunan ve bu nedenle önemli sağlık sorunları yaşayan kişilere tedavi amaçlı uygulanan cerrahi girişimler, “Bariatrik Cerrahi” ya da Obezite Cerrahisi adını almaktadır. Memorial Obezite Cerrahisi Merkezlerinde obezite ameliyatları kapalı yöntemi le yapılmakta ve hastanın iyileşme süresi kısalmaktadır. Gastrik band gibi işlemlerin geçerliliğini kaybetmesi ile birlikte en sık uygulanan etkin yöntemler; tüp mide ameliyatları ve gastrik bypass’tır. 

    PROKTOLOJİ CERRAHİSİ

    Toplumda yaygın olarak görülen anorektal hastalıklar (kalın bağırsak, rektum ve anal bölge hastalıkları), doğru tanı ve tedavi için bu alanda deneyimli ve özel ihtisas sahibi bir ekip, teknoloji ve donanım gerektirmektedir. Memorial Genel Cerrahi Merkezlerinde bu alandaki sorunlara, üst düzey tanı ve tedavi olanakları hastalara sunularak yaklaşılmaktadır. Proktoloji cerrahisinde; iç ve dış hemoroid, kabızlık, anas fissür, perianal abse ve fistüller, gaita kaçırma, bağırsak fıtığı, kıl dönmesi, anal kaşıntı, kolorektal kanserler ile anal ve perianal siğillerin cerrahi tedavileri gerçekleştirilmektedir. 

    ORGAN NAKLİ

    Memorial Sağlık Grubu Organ Nakli Merkezleri, özellikle karaciğer ve böbrek nakillerinde dünyada referans merkezi olarak gösterilmektedir. Memorial başta Balkan ülkeleri ve Türki Cumhuriyetler olmak üzere, ABD ile Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinden de organ nakli bekleyen hastalar tarafından tercih edilen bir merkezdir. Memorial Sağlık Grubu yalnızca organ nakil cerrahisinde sağladığı başarıdan değil, dünya çapında doktorlara verdiği eğitimlerle de adından söz ettirmektedir. Özellikle Avrupa ve ABD’den gelen doktorlar, Memorial’da canlıdan nakil alanında eğitim almaktadır.

    • 0
    admin
    Perşembe, 28 Şubat 2019 / Published in Genel

    MAKAT KANAMALARINA DİKKAT!

    Hassas bir bölge olması nedeniyle makat (anal bölge) ve çevresindeki şikayetler ciddi sıkıntılar yaratabilir. Hastalar bu sorunlarını pek konuşmak istemedikleri ve utandıkları için sıklıkla doktora çok geç başvururlar. Toplumumuzda sık gözlenen makat çevresindeki şikayetler tek başına gözlenebildiği gibi başka hastalıklarda bu tabloya eşlik edebilir. Memorial Hizmet Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü`nden Op. Dr. Kemal Hünerli, dışkılama sırasında kanama ile ortaya çıkabilen hemoroit, kolon kanseri gibi hastalıklar hakkında bilgi verdi.

    Ciddi hastalıkların eşiğinde olabilirsiniz

    Birçok rahatsızlık ilk belirti olarak dışkılama sırasında kanama ile ortaya çıkabilir. Bu nedenle ayırıcı tanı çok önemlidir,

    Kalın bağırsak kanseri (kolon ve rektum kanseri),

    Kalın bağırsak polipleri,

    Hemoroid hastalığı(Basur, mayasıl),

    Makat ağzında çatlak (anal fissür),

    İltihaplanma (apse) ve fistül oluşumu,

    İltihabi bağırsak hastalığı (Ülseratif kolit ve Crohn hastalığı),

    Bağırsak sarkması (prolapsus) ve dışkı kaçırma (inkontinans),

    Kaşıntılı makat hastalığı,

    İrritabıl bağırsak sendromu,

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar

    Kolon kanserine karşı dikkatli olun!

    Bu hastalıklardan kalın bağırsak kanserinin erken evrede yakalanması çok önemlidir. Bu nedenle makattan kan gelmesi, dışkıya kan bulaşması, dışkılama alışkanlıklarında değişiklik, dışkının incelmesi, karın ağrısı, halsizlik, yorgunluk ve izah edilemeyen kilo kaybı gibi şikayetleriniz varsa vakit kaybetmeden doktora gitmelisiniz!

    Sağlık Bakanlığı`nın yayınladığı istatistiklerine göre; kalın bağırsak kanserleri yani kolon ve rektum kanserleri kadınlarda ikinci, erkeklerde ise üçüncü sıklıkta rastlanan kanser tipidir. Bu rakamlar oldukça ürkütücü olmasına karşın kalın bağırsak kanseri ile ilgili iki noktanın çok iyi bilinmesi gereklidir.;

    1- Kalın bağırsak kanseri önlenebilir bir hastalıktır.

    2- Erken evrede yakalandığında başarı ile tedavi edilmesi mümkün olan bir hastalıktır.

    Hemoroid yaşamınızı çekilmez kılabilir

    Hemoroidler, anal kanalın üst kısmında genişlemiş damar yumaklarıdır. Halk arasında basur ya da mayasıl olarak bilinir. Rektal kanama ( Makattan kan gelmesi), ağrı, makatta ele gelen şişlik, akıntı, makatta ıslaklık hissi ve kaşıntı ile kendini gösterebilir. İç ve dış hemoroidler olarak ikiye ayrılır. Zamanla anal kanalda yerleşen genişlemiş toplardamar yumakları makatın dışına doğru çıkar.

    Hemoroide neler neden olur?

    Bağırsak alışkanlığının değişmesi ( bir kabız, bir ishal )

    Gebelik ve doğum

    Hareketsiz yaşam tarzı

    Bazı spor etkinlikleri ( ata binmek, bisiklet sürmek )

    Çeşitli meslek grupları ( şoförler, pilotlar )

    Alkol alışkanlığı

    Pelvik bölgede yerleşen tümörler, karında asit birikimi

    Kalın bağırsak kanseri

    Tanı ve tedavide erken davranın

    Rektal kanama şikayeti ile gelen hastalara rektoskopi önerilir. Kırk yaş ve üzerindeki hastalarda kabızlık şikayeti varsa ve yapılan anal muayenesinde hemoroid görülür ise  mutlaka kolonoskopik tetkik önerilmektedir. Her zaman, altta yatan bir kalın barsak tümörü olup olmadığı araştırılmalıdır. Unutulmamalıdır ki hemoroid tek başına kalın barsak kanserinin belirtisi olabilir.

    Tedavi yöntemleri

    1 – Bağırsak fonksiyonlarının düzenlenmesi, altta yatan kabızlığın giderilmesi

    2 – Diyette bol lifli gıdalara ağırlık verilmesi, günlük su alımının arttırılması ortalama 1.5-2 litre su içilmesi

    3 – Lokal krem, pomat ve fitiller

    4 – Cerrahi tedavi:

    Skleroterapi

    Bant ligasyon

    Klasik cerrahi yöntemle hemoroidektomi operasyonu genel anestezi altında yapılır.Hastanede yatma süresi ortalama bir gündür.

    Lazer tedavisi ( Nd-yag lazer tekniği ile genel anestezi altında yapılır ve ameliyat süresi 5-15 dakikadır. Ameliyat sonrası ağrı en az olan yöntemdir. İşe dönme süresi daha kısadır. Üçüncü dereceye kadar olan hemoroidlere uygulanır.

    Tuvalete Gitmeyi Ertelemeyin!

    Bir insanın günde 1 ya da 2 kez büyük tuvalete çıkması normaldir. Bunun için bağırsak terbiyesi çok önemlidir.  İnsan, belli bir saate konsantre olduğu zaman beynin komutu ile o saatte uyanabiliyorsa, her gün aynı saatte de büyük tuvalet ihtiyacını giderebilir. Bunun için; “İşyerime geç kaldım”, “Tuvaletler kirli” gibi bahanelerle aslı tuvalet ihtiyacı ertelenmemelidir. Beynin, her gün büyük tuvalet ihtiyacı komutu vermesi için de kişinin bağırsak terbiyesi yapması etkili olur.

    • 0
    admin
    Perşembe, 28 Şubat 2019 / Published in Genel

    40 YAŞINDAN SONRA DÜZENLİ MEME MUAYENESİ ŞART

    35-45 yaş arası kadın ölümlerinin en sık nedeni olan meme kanseri kadınlarda en fazla görülen kanser türüdür. Meme kanserinin görülme oranı, yaşla birlikte doğru orantıda artmaktadır. Bu nedenle 40 yaş sonrası kadınların düzenli meme muayenesi, mamografi ve her ay kendi kendilerine yapakları kontrol, meme kanserinin erken teşhisine olanak tanımaktadır. Memorial Hizmet Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Kemal Hünerli, Meme kanseri hakkında bilgi verecektir.

    Memede ele gelen kitlelerin %90’ı kanser değildir

    Her tümör kanser değildir. Tümörler iyi ya da kötü huylu olabilmektedirler. İyi huylu tümörler kanser değildir. Kötü huylu tümörler çoğunlukla çıkarılabilir ve tedavi edilebilir tümörlerdir. Kötü tümörlerin hücreleri yakındaki dokulara ve organlara sıçrayıp zarar verebilmektedir.

    Erken tanı ve tedavi hayati önem taşır

    Memede ele gelen kitlelerin % 90’ı kanser olmasa da, böyle bir durumda mutlaka bir doktora başvurmak gerekmektedir. Çünkü meme kanserinde erken tanı ve tedavi çok önemlidir. Meme kanseri kadınların dikkat etmesi gereken bazı değişiklikler yaratabilmektedir. Meme ve meme ucunda farklılık memenin yanında veya koltuk altında bir kitle veya kalınlık hissedilebilmektedir.

    Orta ve ileri yaşlarda fibrokistik değişiklikler ele kitle olarak gelebilir

    Adet döneminden hemen önce ortaya çıkan ve adetten sonra kaybolan veya boyutça küçülen yumrular genellikle ciddi tablolara işaret etmez. Bu tür değişiklikler bazen fibrokistik değişiklikler olarak yorumlanmaktadır. Menopoz öncesi, kadın hormonları olan östrojen ve progesterona memenin anormal bir aşırı yanıtını yansıttığı düşünülmektedir.

    Ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi yapılmalı

    Koltuk altındaki lenf bezleri de memedeki, koldaki (böcek ısırması, kesik, kurdeşen) veya koltuk altındaki günlük değişikliklere yanıt verdiğinden, boyutlarında değişiklik meydana gelebilmektedir. Memede giderek büyüyen bir bölge veya yumru gibi belirtiler varsa, fizik muayene, ultrasonografi ile değerlendirilmesi ve hatta mamografi çekilmesi, ayrıca sıvı veya doku örneği alınarak incelenmesi önerilmektedir.

    Anne ve kız kardeş gibi birinci derece akrabasında meme kanseri olanlar dikkat!

    Aile hikayesinde meme kanseri olanlar hastalığın oluşması bakımından yüksek risk taşımaktadırlar. Eğer kişinin aile bireylerinde menopoza girmiş, 50 ve daha üstü yaşta meme kanseri teşhisi konmuş olan biri varsa hayat boyu risk sadece %5 artmaktadır. Eğer yakın aile bireylerinden menopoz öncesi ve iki taraflı meme kanseri olan varsa, hayat boyu risk %50’dir. Meme kanseri yaygın olmamakla birlikte erkeklerde de ortaya çıkabilmektedir.

    50 yaş üzeri kadınlarda daha sık görülür

    Meme başındaki, çeşitli kremler kullanılmasına karşın ortadan kalkmayan, pullu, bazen kaşıntılı döküntüler iyi huylu olabilmektedir. Ancak bunların Paget hastalığı adı verilen, nadir bir meme kanseri türüne bağlı olma olasılıkları da vardır. Memenin Paget hastalığı genellikle bir döküntü ile başlamaktadır. Zamanla, meme başına akan süt kanalları boyunca büyüyebilmektedir. Bu durumda vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır.

    Yağlı ve işlenmiş gıdalardan kaçının

    Kanser tedavisi sırasında ve sonrasında her gün 5 veya daha fazla porsiyon sebze ve meyve yenilmesi gerekmektedir. Beyaz un ve şeker yerine kepekli gıdaları tercih edilmelidir. Sosis, sucuk ve pastırma gibi işlenmiş etlerin tüketilmemesi gerekmektedir. İyi bir diyet ve düzenli egzersiz bir araya geldiğinde, sağlıklı kilonuzu korumanıza ve kendinizi daha enerjik hissetmenize yardımcı ola

    • 0
    admin
    Pazartesi, 14 Kasım 2016 / Published in Genel

    DÜZENLİ KONTROLLERLE KOLON KANSERİNDEN KORUNUN

    Toplumda sık rastlanan kanser türlerinden biri olan kolon yani kalın bağırsak kanseri görülme riski ilerleyen yaşla birlikte 10 kat artıyor. Fazla kilolar, yanlış beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik ve bağırsak poliplerinin zemin hazırlayabildiği kolon kanserinden korunmanın yolu ise düzenli kontrollerden geçiyor. Memorial Hizmet Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Kemal Hünerli, kolon kanseri ve tedavisi hakkında bilgi verdi.

    Poliplerin görülme sıklığı yaşla birlikte artıyor

    Polipler mide, ince bağırsak ve kalın bağırsaktan kaynaklanan organın iç yüzeyine doğru büyüyen kitlelerdir. Erişkinlerin % 15-20’sinde görülmektedir. Poliplerin çoğu iyi huylu olmasına karşın bazılarında kanser gelişimi görülmektedir. Polipler kalın bağırsağın tüm bölümlerinde görülmesine rağmen sıklıkla %70 oranında, kalın bağırsağın sol bölümü, sigmoid kolon ve rektumda bulunmaktadır. Poliplerin görülme sıklığı yaşla birlikte artmaktadır. 50 yaş civarında nüfusun yaklaşık %25’inde değişik tiplerde polipler görülmektedir.70’li yaşlarda ise görülme sıklığı %50’ye yakındır.

    Tuvalet alışkanlıklarında değişiklikler ve karın ağrısını önemseyin

    Poliplerin büyük bölümü belirti vermeyip, genellikle tesadüfen endoskopi veya sanal kolonoskopi ile tespit edilmektedir. Polipler bazen kanama, mukus salgısı, bağırsak hareketlerinde değişiklik ve karın ağrısı gibi belirtiler verebilmektedir. Endoskopi işlemi sırasında bir polip dahi belirlense, tüm kalın bağırsağın incelenmesi gerekir. Çünkü bu hastaların % 30’unda kalın bağırsağın diğer bölümlerinde polipler olması beklenebilmektedir. Poliplerin endoskopi sırasında sadece gözle bakılması ile kanserleşme olasılıklarını anlayabilmek mümkün olmadığından alınmaları önerilmektedir. Polip tespit edilen kolonoskopi tetkiklerinden kısa bir süre sonra kontrol kolonoskopisi yapıldığında, çeşitli çalışmalarda % 25-50 oranında tekrar polip belirlendiği bildirilmektedir. Bu sebeple kolonoskopi ile polipektomi (polipin alınması işlemi) yapıldıktan sonra kolonoskopi tekrarı gerekmektedir.

    Kalın bağırsak poliplerinde risk faktörlerine dikkat!

    • 40 yaş civarında risk başlamaktadır.
    • Aile bireylerinden birinde kalın bağırsak poliplerinin olması durumu önemlidir.
    • Sigara içenlerde kalın bağırsak kanseri riski % 20 artmaktadır.
    • Alkol kullanımına dikkat edilmelidir.
    • Hareketsizlikten ve obeziteden kaçınılmalıdır.
    • İş kaybı, boşanma gibi yaşantı değişiklikleri ile gelen stresten uzak durulmalıdır.
    • Düzenli kolonoskopi hayat kurtarır

    Poliplerin kansere dönüşmeden erken evrede teşhisinde kolonoskopinin büyük önemi vardır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda kolonoskopi yapılarak poliplerin erken devrede çıkarılması ile kolon kanserinin büyük ölçüde engellenebildiği görülmektedir. Sonuç olarak kalın bağırsak poliplerinin erken tanı ve tedavisi ve dolayısıyla gelişebilecek bağırsak kanserinin önlenmesi için 40 yaş sonrası dışkıda gizli kan taraması ve kolonoskopi yapılması önerilmektedir.

    Arama…

    Son Makaleler

    • OBEZİTE VE DİYABET CERRAHİSİ

      Metabolik Cerrahi ve Şeker Hastalığı Dünyada he...
    • ENDOKRİN CERRAHİSİ

      Meme ve Endokrin Cerrahisi Meme Cerrahisi &#822...
    • KANSER CERRAHİSİ

      Kanser Cerrahisi (Ameliyatı) nedir? Cerrahi dok...
    • GENEL CERRAHİ

      Tıbbın en önemli ve geniş kapsamlı alanlarından...

    Op. Dr. Kemal Hünerli

    +90 (539) 480 93 30

    bilgi@kemalhunerli.com

    Bahçelievler Mah. Güneş 1 Sok. No: 4 Bahçelievler/İstanbul

    Daha fazla yükleBizi Takip Edin!

    Copyright © 2019 Op. Dr. Kemal Hünerli, Her Hakkı Saklıdır.

    YUKARI